imam el gazali'nin ihyau ulumiddin isimli eserinde şu metafor ile anlatır: öfke kalp ile sarılmış, kibirle beslenen uyuyan bir alevdir. bu laf aylardır aklımdan çıkmıyor.
benzer güzellikte metaforları shakespeare'de de tattım ama okuduğum kadarıyla hiçbiri bu kadar derin değildi.
neredeyse her iki üç günde bir aklıma hep bu cümle geliyor.
lise zamanlarımdan beri öfke duygusuna çok düşkünümdür. öfke benim her daim en temel ve en güçlü motivasyonlarımdan bir tanesi olmuştur. bu duyguyu arkamda bırakmak en azından hayatımın yarısından beri benim bir parçam olan şeyi arkamda bırakmak kadar kadar ağır geliyor. meğer hep kibirdenmiş.
ağlaman lazım kaligula
bu ateşi karıncaların taşıdığı değil gözlerinden süzülen damlalar söndürücek
yoksa seni de yakacak
benzer güzellikte metaforları shakespeare'de de tattım ama okuduğum kadarıyla hiçbiri bu kadar derin değildi.
neredeyse her iki üç günde bir aklıma hep bu cümle geliyor.
lise zamanlarımdan beri öfke duygusuna çok düşkünümdür. öfke benim her daim en temel ve en güçlü motivasyonlarımdan bir tanesi olmuştur. bu duyguyu arkamda bırakmak en azından hayatımın yarısından beri benim bir parçam olan şeyi arkamda bırakmak kadar kadar ağır geliyor. meğer hep kibirdenmiş.
ağlaman lazım kaligula
bu ateşi karıncaların taşıdığı değil gözlerinden süzülen damlalar söndürücek
yoksa seni de yakacak